Yıldırım ilçesinde bulunan ve tarihi öneme sahip Emirsultan türbesinin yanı başında yer alan Emirsultan Mahallesi, ilginç bir Ramazan geleneğiyle dikkat çekiyor. Uzun yıllardır bu mahallede sahura kalkmak için davul çalınmıyor. Bunun altında yatan sebep ise mahalledeki eski bir rivayete dayanıyor. İddialara göre, geçmişte mahallede davul çalan bir kişi, gece evinde uyuduğu halde sabah 10 kilometre uzaktaki Atıcılar Mahallesi’ndeki bir mezarlıkta sahuru kaldıracağı düşüncesiyle kendini orada bulmuş. Bu durum, yerel davulcuların bu mahallede sahur vakti davul çalmaktan çekinmelerine yol açmış.
Emirsultan Mahallesi’nde yaşayan insanların Ramazan ayındaki sahur uyandırma geleneği, artık davul yerine farklı bir yöntemle yaşatılıyor. Yerel halk, sahura kalkmalarını sağlamak için “Pilava pilava” diyerek yankılanıyor. Davul çalmaktan kaçınan davulcular, bunun yerine mahallede zillerle birlikte “pilava pilava” diyen gençlerin desteklediği bir uyandırma mekanizması kurmuşlar. Böylelikle halk, sabah saatlerinde sahura kalkmak üzere daha az rahatsız edilirken, gelenek de yaşatılmaya çalışılıyor.
Mahalle sakini Mukaddes Karabıyıkoğlu, bu geleneğin köklerine dair bir nebze bilgi veriyor. Karabıyıkoğlu, “Dedelerimiz, türbelerimiz var. Rahatsız olmasın diye davul çalınmıyor. Rivayete göre bir davulcu Ramazan’da davul çalmış. Dedelerimiz de davulcuyu mahalleden atmış. O zamandan beri bu mahallede davul çalmak yasak,” diyerek mahalledeki geçmişi ve geleneklerin önemini vurguluyor.
Mahalle muhtarlığı, sahur vakti uyandırma etkinliğini organize etmekte önemli bir rol üstleniyor. Muhtarlık, gençleri koordine ederek, imsak vaktinden bir saat önce sahur hazırlıklarını desteklemek amacıyla zillere basarak ve “pilava pilava” nidalarıyla halkı uyandırıyor. Bu gelenek, kuşaktan kuşağa aktarılırken, mahalledeki herkes için Ramazan’ın atmosferinin bir parçası haline gelmiş durumda. Ramazan ayının bereketi, birlikte sahura kalkmak ve mahalledeki yardımlaşma ile sürdürülmekte.
Sonuç olarak, Emirsultan Mahallesi’nin yaşadığı bu farklı uygulama, hem yerel halkın kültürel değerlerini korumasına hem de sosyal dayanışmayı artırmasına yardımcı oluyor. Bu sayede, Ramazan ayının ruhu, davul yerine geleneksel ve yenilikçi bir biçimde yaşatılmaya devam ediyor. Mahalle halkı, geçmişten gelen rivayetleri ve kültürel hikayeleri anımsarken, aynı zamanda geleceğe de umutla bakıyorlar.