AFAD, 2025 Deprem Risk Haritasını Açıkladı!

0

BEĞENDİM

0

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), 2025 yılı için deprem risk haritasını yayımladı. Son dönemlerde Türkiye’nin farklı bölgelerinde meydana gelen depremler, vatandaşların deprem riski yüksek alanları araştırmalarına yol açtı. AFAD, Türkiye’de aktif fay hatlarından uzak ve sismik aktivitesi düşük olan 23 şehri belirledi. Bu durum, özellikle büyük şehirlere yakın olan bazı illerin depreme karşı daha az risk taşıdığını ortaya koydu.

Yayımlanan verilere göre, 4. ve 5. derece deprem bölgesi olarak sınıflandırılan iller arasında Aksaray, Niğde, Karaman, Nevşehir, Yozgat, Kırıkkale ve Kırşehir yer almaktadır. Bu illerde büyük bir depremin olasılığı oldukça düşüktür. Örneğin, Aksaray, 5. derece deprem bölgesi olarak en düşük risk grubunda değerlendirilirken; Niğde tamamen 4. ve 5. derecede yer almaktadır. Yine Karaman, en düşük risk grubuna dahildir. Nevşehir ise 4. derece deprem bölgesi olarak sınıflandırılmıştır. Yozgat da risk oranının 3. dereceye kadar düştüğü iller arasındadır.

Diğer yandan, Kırıkkale ve Kırşehir ise 3. ve 4. derece risk grubunda yer almaktadır. İlgili değerlere bakıldığında, başkent Ankara da deprem tehlikesi açısından dikkat çekici bir konumda bulunuyor. Ankara’nın bazı ilçeleri, örneğin Etimesgut ve Mamak, 4. derece deprem bölgesi olarak kaydedilmiştir. Bu durum, özellikle büyük şehirlerde yaşayan bireyler için önem taşımaktadır.

Uzmanların yaptığı değerlendirmelere göre, depreme karşı daha az risk taşıyan ve yapılaşma açısından güvenlik seviyesinin yüksek olduğu bölgeler arasında Bartın, Zonguldak, Sinop, Giresun ve Trabzon gibi Karadeniz illeri öne çıkıyor. Bu şehirler, hem doğal güzellikleri hem de düşük deprem riski ile dikkat çekiyor. Özellikle bu bölgelerde yaşayan vatandaşların, olası afetler karşısında daha güvende hissetmeleri, bölgedeki doğal kaynakların ve ekosistemlerin korunmasına da katkı sağlıyor.

Sonuç olarak, AFAD’ın yayımladığı deprem risk haritası, vatandaşların güvenli bölgeler hakkında bilgi sahibi olmalarını sağlıyor. Bu tür çalışmalar, Türkiye’nin sismik açıdan riskli bölgelerini anlamak ve gerekli önlemlerin alınması için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Özellikle deprem sonrası süreçlerde, bu tür bilgilendirici haritaların kullanılması, afetlere karşı hazırlığın artırılmasına önemli katkılarda bulunacaktır.