Can Holding yetkilileri hakkında yürütülen ‘kara para’ soruşturması, Türkiye’de geniş yankılar uyandırdı. Eski Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) Başkan Yardımcısı Ramazan Başak, bu kapsamda MASAK raporları ile mali denetim birimlerinin hazırladığı inceleme raporları ışığında yürütülen soruşturmayı Cumhuriyet gazetesine değerlendirdi. Başak, toplamda 152 şirkete kayyum atanması ile sonuçlanan soruşturmaların, eğitim kurumları, medya kuruluşları ve lojistik şirketleri gibi birçok sektörü kapsadığını belirtti.
Başak, yürütülen soruşturmanın önemini vurgularken, suçların tam olarak aydınlatılması adına yetkililerin kontrollü bir teslimat süreci üzerinden yürütüldüğünü ifade etti. “Son yılların en kapsamlı operasyonu yapılıyor,” diyen Başak, geçmişte ilgili devlet kurumlarının şüpheli işlemleri baştan engelleyici bir görüş bildirirken, bugün bunun olmadığını kaydetti. Söz konusu süreçte, Can Holding’in Ciner Grubu’nun elindeki medya kuruluşlarını satın alırken, kaynağı belirsiz şekilde 350 milyon doları elden yatırıldığına dair iddiaları da gündeme getirdi. “Elden yatırılan bu kadar büyük bir meblağ için banka, MASAK’a şüpheli işlem bildirimi yapmalıydı,” diyerek bankaların sorumluluğuna dikkat çekti.
Soruşturma sürecinde Doğa Koleji ve Bilgi Üniversitesi’ne el konması, ’emanetçilik’ tartışmalarını da alevlendirdi. Ramazan Başak, 2019 yılına kadar Doğa Koleji’nin sahibi olan ve 2020 yılında vefat eden Ömer Saçaklıoğlu ile yaptığı bir görüşmeyi aktardı. Saçaklıoğlu’nun, eğitim sektöründe hiçbir deneyimi olmamasına rağmen, “Ben eğitim işinden anlamam. Çağırdılar ve ‘Okul 10 sene sende’ dediler,” demesi, satın alma işlemlerinin arka planına ışık tuttu. Başak, Can Holding’in de eğitim geçmişi ve tecrübesi olmadan Doğa Koleji ve Bilgi Üniversitesi’ni satın aldığını belirterek, “Burada emanetçiler arasında devir işlemleri mi yürütüldü, yoksa bu emanetlerin gerçek sahiplerine geri dönmesi mi sağlanacak, zamanla göreceğiz,” dedi.
Başak, Can Holding soruşturması bağlamında, iktidara yakın medya kuruluşlarının yoğun ve detaylı haberlere imza atmasının da dikkat çekici olduğunu vurguladı. Ülkenin gri listeden çıkmayı başarması amacıyla olan çabalarına karşın, 2021-2025 yılları arasında 50 milyar dolarlık bir kara para trafiği oluşturulduğuna dair iddiaların ortaya atılmasının ilginç olduğunu ifade etti. Bu durumun muhalefet tarafından dile getirilmesi halinde, “Ülkeye düşmanlar, ülkeyi sevmiyorlar,” şeklinde eleştirilere sebep olabileceğini söyledi. Fakat, iktidarın medya kuruluşlarının bu iddiaları gündeme alması, sanki operasyonlar için zemin hazırlıyormuş gibi bir algı oluşturdu.
Başak, Ciner Grubu’na ait medya kuruluşlarının 575 milyon dolar karşılığında Can Holding’e geçişinin ardından, ödemelerin yapılmadığına yönelik haberlere de değinerek “emanetçilik” iddialarının güçlendiğini belirtti. Gelişmelerin birçok kuruluşta ciddi anlamda tedirginlik yarattığını kaydeden Başak, eğitim kurumları ve medya kuruluşları gibi stratejik varlıkların, suçlu olduğu iddia edilen kişiler arasında alım-satımına dair olan bu durumun ülkeye çoğu açıdan zarar vereceğini ifade etti. Başak, “Umarım başka şirketler için de aynı yol izlenmez,” diyerek endişelerini dile getirdi.