Aile Yılında Kadın Cinayetleri Arttı!
923 okunma

Aile Yılında Kadın Cinayetleri Arttı!

Ekim 7, 2025 08:05
Aile Yılında Kadın Cinayetleri Arttı!
0

BEĞENDİM

Siyasi iktidar, kadınlara yönelik şiddetin her geçen gün arttığı bir dönemde 2025 yılını “Aile Yılı” olarak ilan etti. Ancak bu durum, toplumda yaşanan tezatları gözler önüne serdi. 2025 yılının ilk dokuz ayında, 143 kadın aile içi şiddet sonucu hayatını kaybetti. Avukat Selin Nakıpoğlu, bu süreçte iktidarın aileyi korumak yerine kadını aile birliğine mahkûm ettiğini belirtti. Nakıpoğlu, “’Aile yılı’ ilan edilen bir dönemde kadınların en çok aile içinde erkek şiddeti sonucu öldürülüyor olması, tesadüf değil, doğrudan bu politik dilin ürünüdür” dedi.

Nakıpoğlu, devletin erkek şiddetini önleme yükümlülüğünün ‘aile birliğini koruma’ bahanesiyle sistematik olarak ihmal edildiğini vurguladı. Kadına yönelik erkek şiddetinin münferit bir suç olmadığını, aksine siyasi bir tercihin, yargı pratiğinin ve cezasızlık politikasının ürünü olduğunu ifade etti. İktidarın politikalarının şiddeti körüklediğini söyleyen Nakıpoğlu, “Çünkü ‘aile yılı’ gibi adımlar, kadını ailenin bir unsuru olarak tanımlayan muhafazakâr politik anlayışın ifadesi. Bu yaklaşım, kadının kendi hayatı, bedeni, emeği ve kararları üzerindeki söz hakkını yok sayarken erkek otoritesini kutsallaştırıyor” diye konuştu.

6284 VURGUSU

Şiddetin önlenmesi için yapılması gerekenleri sıralayan Nakıpoğlu, bunların başında besleyen politik dilin terk edilmesi gerektiğini belirtti. Devletin, ‘aileyi koruma’ değil, kadının yaşam hakkını koruma yükümlülüğünü esas alması gerektiğini ifade etti. Ayrıca, İstanbul Sözleşmesi’ne dönülmesi ve 6284 sayılı kanunun uygulanmasının tavizsiz bir biçimde sağlanması gerektiğine dikkat çekti. Nakıpoğlu, bunun yanı sıra kadınların ekonomik bağımsızlığının da desteklenmesi gerektiğini kaydetti.

Avukat Nakıpoğlu, kadınların yaşadığı bu travmatik süreçlerin yalnızca bireysel bir sorun olmadığını, sistematik bir sorunun parçası olduğunu hissettirdi. Kadınların, şiddet ve ayrımcılığa uğramadan yaşama hakkına sahip olduğunu ve bu mücadelenin toplumun tüm bireylerinin, kadınların yanında yer almasıyla sonuçlanabileceğini belirtti.

Sonuç olarak, “Aile Yılı” ilan edilmesi gibi adımlar, kadınların yaşadığı sorunların göz ardı edilmesine ve siyasi bir dilin arka planda güçlenmesine neden oluyor. Bu durum, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesini önemli derecede etkiliyor ve bireylerin yaşamlarını tehdit eden bir ortam yaratıyor. Kadına yönelik şiddeti önlemek ve bu durumun üstesinden gelmek için sadece yasaların değil, aynı zamanda toplumsal anlayışın da değişmesi gerektiği vurgusu büyük bir önem taşıyor. Bu bağlamda, toplumsal bir dönüşüm ve yeniden inşa süreci için bütün bireylerin, özellikle kadınların haklarına saygılı bir yaklaşım benimsemesi şart. Bu yönüyle kadın hakları, insan haklarıyla birbirinin ayrılmaz bir parçası olarak ele alınmalıdır.

En az 10 karakter gerekli