Bakan Işıkhan, sosyal medya hesabından yaptığı bir açıklama ile İstanbul’da gerçekleştirilen gösterilere dair önemli görüşlerini ifade etti. Paylaşımında, “İstanbul’da yaşanan gösterilerde ahlak yoksunu provokatör bir grubun Sayın Cumhurbaşkanımıza, merhum annesine ve ailesine yönelik hakaretlerini en şiddetli şekilde kınıyorum” dedi. Bu açıklama, gösterilerin şiddet içeren bir atmosferde gerçekleştiğinin altını çizerken, tarafların ahlaki değerler ve insanlık onuru konusunda büyük bir sorumluluk taşıdığını belirtiyor.
Işıkhan, hakaretin bir hak veya özgürlük olmadığını vurgularken, “Hakaret asla ama asla bir hak, özgürlük değildir” ifadesini kullandı. Bu ifadedeki “asla” kelimesi, Işıkhan’ın bu tür eylemlere karşı olan kararlılığını ve kesin tavrını belirtiyor. Ayrıca, gösterilerde yer alan grup ve bireylerin, sadece “yakıp yıkmayı bilen marjinal gruplar” olarak tanımlanması, onların toplumda kabul görmediğini hissettirmek amacıyla kullanıldı.
Bakan, açıklamasında bu grup ve bireylerin gerçekleştirdikleri eylemlerin, kamu gücüne, kamu malına ve milletin değerlerine verdiği zararları göz ardı etmeyeceklerini belirtti. Bu durum, devlet otoritesinin ve toplumun karşılaştığı tehditlerle savaşma kararlılığını ortaya koyuyor. Ayrıca, gösterilerin arka planında yatan nedenler üzerinde düşünmeye teşvik ediyor. Işıkhan’ın “artık yeter” şeklindeki ifadesi, kabul edilemez olan bu tür eylemler ve davranışlar karşısında toplumun bir duruş sergilemesi gerektiği mesajını veriyor.
Özellikle gençlerin hedef alındığını öne süren Işıkhan, “Kin ve düşmanlıktan beslenen, gençlerimizi kışkırtan, şiddeti öven ve destekleyen kesimlere sesleniyoruz, artık yeter” diyerek bu gruplara karşı sert bir mesaj verme ihtiyacı hissetti. Gençler üzerinde yapılan bu tür kışkırtmaların, toplumun sosyal dokusuna zarar verebileceğini ve bir neslin daha kötü bir geleceğe sürüklenmesine neden olduğunu savunuyor. Bu bağlamda, toplumun tüm kesimlerinin birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmesi gerektiğini ifade ediyor.
Sonuç olarak, Bakan Işıkhan’ın mesajı, toplumda yaşanan kaos ve provokasyonlara karşı bir uyarı niteliği taşıyor. Özgürlük ile sorumluluk arasındaki dengenin önemini vurgularken, şiddet ve düşmanlık yerine anlayış ve saygının hâkim olması gerektiğinin altını çiziyor. Türkiye’de bu gibi olayların tekrar yaşanmaması ve devlet-millet dayanışmasının güçlendirilmesi için toplumun tüm bireylerine büyük bir sorumluluk düştüğünü ifade ediyor.