İncel Olgusu: Şiddet ve Toplumsal Eşitsizlik
944 okunma

İncel Olgusu: Şiddet ve Toplumsal Eşitsizlik

Ekim 9, 2024 16:25
İncel Olgusu: Şiddet ve Toplumsal Eşitsizlik
0

BEĞENDİM

Semih Çelik’in Eyüpsultan’da Ayşenur Halil’i, Fatih’te ise İkbal Uzuner’i öldürdükten sonra Edirnekapı’daki surlardan atlayarak intihar etmesi, ülkemizde geniş bir yankı buldu. Bu olay, toplumda cinsiyet temelli şiddetin ne denli ciddi bir sorun olduğunu yeniden gündeme getirdi. İstanbul Medipol Üniversitesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Duygu Buğa, bu ve benzeri eylemleri analiz ederek, ‘ince’ kavramının, içinde barındırdığı tehditler ve tehlikeler üzerine önemli tespitlerde bulundu.

Dr. Buğa, ‘ince’ kavramının özellikle 2000’li yıllardan sonra dikkat çekici hale geldiğini belirtti. İnce grupların, sosyal medyada kapalı alanlar üzerinden bir araya gelen ve dışlanma deneyimi yaşayan erkeklerden oluştuğunu belirtti. Bu bireyler, toplumsal normlar tarafından kendilerine biçilen rollere uymadıkları için izole ve yalnız hissettikleri bir ortamda, karşı cinsle olan iletişimlerinde de sorunlar yaşıyorlar. Dr. Buğa, bu grupların kendilerini içinde bulduğu sosyal medya ortamının, kadın düşmanlığı üzerinden duygu ve düşüncelerini ifade ettikleri bir alan haline geldiğine dikkat çekti. Bu durum, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ve cinsiyetçi söylemlerin yayılmasına zemin hazırlıyor.

Bu grupların ortaya çıkardığı cinsiyetçi ve şiddet içeren söylemlerin, yalnızca bireyleri değil, tüm toplumu tehdit ettiğini ifade eden Dr. Buğa, bu eylemlerin korku ortamları oluşturduğunu belirtti. Özellikle genç kadınların bu şiddet söylemleri nedeniyle ne ölçüde tedirgin olduklarını dile getirdi. Bu tür eylemlerin toplum üzerinde yarattığı cesaret kırıcı etkiler, kadınların kendilerini güvende hissetme duygularını ciddi şekilde zedeler hale geldi. Dr. Buğa, “Şu anda genç kadınlarla konuştuğumuzda ne kadar tedirgin olduklarını dile getirecekler.” şeklinde bir yorumda bulunarak, bu durumun toplumun genelinde bir korku atmosferi yarattığını vurguladı.

Bu ince grupların oluşumundaki temel sebeplerden birinin toplumsal eşitsizlikler olduğunu dile getiren Dr. Buğa, cinsiyet eşitsizliğinin, hem erkeklere hem de kadınlara büyük baskılar getirdiğini belirtti. Özellikle erkekler arasında ‘Erkeklik Krizi’ kavramının gündeme geldiğini ve erkeklerin bazen kendilerini yetersiz hissetmelerinin, bu tür tepkilerle yüzleşmelerine sebep olabileceğini ifade etti. Böyle durumlarda bireylerin düşmanlık hissetmeleri, genellikle psikolojik baskıların bir sonucudur. Delil olarak, Dr. Buğa, bu konuda ayrımcılığın ve eşitsizliğin ortadan kaldırılması gerektiğine vurgu yaptı.

Dr. Buğa, radikalleşmiş kişilerin şiddete başvuran bireyler olarak ele alındığını, bu grupların geçmişlerinin çoğunun psikiyatrik hizmetlerden geçtiğini ancak bu yardım süreçlerinden etkili bir şekilde faydalanamadıklarını belirtti. “Bu bir hastalıktır” diyerek geçiştirmenin yeterli olmadığını, bunun altında yatan daha derin sosyal ve psikolojik nedenlerin olduğunu ifade etti. Özellikle çocukluk ve ergenlik dönemlerinde yaşanan istismar ve zorbalığın, bireylerin bu tür davranışlara yönelmelerinde önemli bir etken olduğunu vurguladı.

Sonuç olarak, Dr. Buğa’nın ifadeleri, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ve bunun sonuçlarına karşı durmak gerektiğini, bireylerin desteklenmesi ve ayrımcılığın sona ermesi adına atılması gereken adımları açıkça ortaya koyuyor. Bu bağlamda, toplumsal duyarlılığın artırılması ve cinsiyet temelli şiddetin önlenmesi için harekete geçmek hayati bir önem taşıyor.

En az 10 karakter gerekli