İzmir Barosu’nun Olağan Genel Kurulu, büyük bir ilgiyle gerçekleştirilen başkanlık seçimleri ile tamamlandı. Seçimler, dört adayın yarıştığı bir platformda yapıldı ve bu süreçte Çağdaş Avukatlar Grubu’nun adayı olan mevcut başkan Sefa Yılmaz, kazanarak öne çıkan isim oldu. Bu seçim sadece İzmir Barosu için değil, Türk hukuk camiası için önemli bir dönüm noktası ifade ediyordu.
Seçim süreci, Kültürpark Celal Atik Spor Salonu’nda gerçekleşti. Oy verme işlemi, sabah saat 09.00’da başladı ve akşam 17.00’ye kadar devam etti. Bu süre zarfında toplamda 6,713 geçerli oy kullanıldı. Oyların dağılımına bakıldığında, Sefa Yılmaz 2,517 oy alarak bir kez daha İzmir Barosu Başkanı seçilirken, İzmir Avukat Hareketi adayı Banu Aşkın İnce 2,027 oy, Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu adayı Sercan Altınordu 1,992 oy aldı. Mücadeleci Avukatlar Grubu’nun adayı Tacettin Çolak ise 177 oy ile seçim sonucunu elde etti.
Seçimin hemen ardından bir konuşma yapan Sefa Yılmaz, İzmir Barosu’nun geçmişine değinerek, baronun tarihinin her zaman 116 yıl olarak ifade edildiğini belirtti. Çağdaş Avukatlar Grubu’nun bu tarihin yaklaşık 50 yılı boyunca aktif bir şekilde yer aldığını vurgulayan Yılmaz, seçimlerin önemine dikkat çekti. Özellikle seçim öncesinde karşılaştıkları kötü söylemleri anımsatan Yılmaz, nefret dilinin kullanıldığını ve buna rağmen baro avukatlarının bu durumu kabul etmediğini ifade etti.
Sefa Yılmaz, kazanılan bu seçimin, İzmir Barosu’nda nefret dilinin kabul görmediğinin bir göstergesi olduğunun altını çizdi. Üç farklı grubun söylemleri arasında bir fark olmadığını ve sadece Çağdaş Avukatlar Grubu üzerinden olumsuz bir propaganda oluşturulmaya çalışıldığını dile getirdi. Yılmaz, bu tür söylemlerinin baro avukatları tarafından geçerli görülmeyeceğini, insan hakları, hukukun üstünlüğü, kadın ve çocuk hakları gibi konularda baronun tavır almasının önemine vurgu yaptı.
Sonuç olarak, İzmir Barosu’nun genel kurulunda gerçekleşen başkanlık seçimleri, sadece bir seçim olmanın ötesinde, Hukuk devleti anlayışının, demokrasi ve insan hakları konularında çağdaş bir duruşun nasıl sürdürüleceğine dair önemli bir simge haline geldi. Çağdaş Avukatlar Grubu’nun bu seçimde elde ettiği başarı, İzmir Barosu’ndaki demokratik yapının ne denli güçlü olduğunu göstermektedir. Yılmaz’ın vurguladığı gibi, İzmir Barosu, laik ve demokratik sosyal hukuk devleti anlayışını benimseyen bir yaklaşım sergilemektedir. Bu bağlamda, yeni dönemde de baronun tüm kurullarında etkin bir şekilde yer almaya devam edeceği inancı, avukatlar arasında bir güven ve birlik duygusu yaratmaktadır.