İzmir’deki Grev Ve Tartışmalar

ÖNCÜŞEHİR – İzmir Büyükşehir Belediyesi ile DİSK Genel-İş Sendikası arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde uzlaşma sağlanamayınca, yaklaşık 23 bin işçi 28 Mayıs tarihinden itibaren greve başladı. Grev, yalnızca belediyenin hizmetlerini durdurmakla kalmayıp, çarpıcı iddiaları da beraberinde getirdi. Grev sürecinde şehir genelinde ulaşım, temizlik, park ve bahçeler ile mezarlık hizmetleri gibi temel belediye faaliyeleri aksadı. Bu durum, İzmir‘de günlük yaşamı durma noktasına getirdi.

Sürecin en dikkat çekici unsuru ise, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı‘nın 50’ye yakın akrabasının belediyede çalıştığının ortaya çıkması oldu. Bu durum, kamuoyunda “Talep, akrabalar için mi?” sorusunu gündeme getirdi.

Talepler ve Tartışmalar

Belediye Başkanı Cemil Tugay, grevi sona erdirmek amacıyla işçilere aylık 59 bin TL maaş teklifinde bulundu. Ancak DİSK, bu teklifi kabul etmeyerek talebini 82 bin TL olarak belirledi. Grev kararı, bu maaş farkı sebebiyle alındı. Ancak kamuoyunda asıl tartışma, bu yüksek ücret talebinin bağımsız bir sendikal hak mücadelesi mi yoksa kişisel bir çıkar sağlama amacı mı taşıdığı üzerinde şekillendi. İddialara göre, Memiş Sarı’nın yakın akrabaları belediyede çalıştığı için, maaşların artırılması durumunda sadece belediye bütçesine değil, Sarı’nın çevresine de maddi fayda sağlayacağı öne sürüldü.

İzmir Halkının Tepkileri

Birçok vatandaş, Memiş Sarı’nın 82 bin TL‘lik talebinin yalnızca işçilerin refahı için değil, aynı zamanda kendi yakın çevresinin gelirini artırma hedefi taşıdığını savundu. Bu bağlamda, Sarı’ya yönelik eleştiriler sertleşti. Bazı vatandaşlar, “İzmir’in çöpü toplanmıyor, toplu ulaşımı aksıyor, vatandaş mağdur… Ama bir sendika temsilcisi, maaş pazarlığını şehre hizmet üzerinden değil, kendi çevresine yapılacak ödeme üzerinden yürütüyor. Bu kabul edilemez.” şeklinde yorumlarda bulundu.

Sendika ve Kamuoyundaki Etkisi

Grevin devam etmesiyle birlikte, mağdur olan vatandaşlar sendikayı eleştirmeye devam ediyor. Özellikle DİSK’in maaş taleplerinin arka planında kişisel ilişkilerin bulunduğuna dair iddialar, kamuoyundaki tepkilerin odak noktasını oluşturdu. Sosyal medyada sıkça, “23 bin işçi grevde ama şehir 3-5 kişinin maaşı için esir alındı.” ve “Bu maaşlar belediyeye değil, Memiş Sarı’nın çevresine hizmet eder.” gibi yorumlar yapıldı. Ayrıca, “İşçilerle İzmir halkını karşı karşıya getiren bu strateji, sendikacılığa zarar veriyor.” ifadeleri de dikkat çekti.

Öte yandan İzmirliler, Başkan Tugay’ın arkasında durduklarını ve gerekirse gönüllü olarak grevcilerin yerine tavsiyede bulunmadan hizmet vereceklerini belirtiyorlar. Bu durum, İzmir’deki işçi ve halk ilişkilerinin ne denli karmaşık bir hal aldığını gösteriyor.