İzmir’de Grev: Çöp Dağları ve Ulaşım Sorunları!

0

BEĞENDİM

0

İZMİR Büyükşehir Belediyesi ile Genel-İş Sendikası arasında yürütülen Toplu İş Sözleşmesi (TİS) sürecinin tıkanması, 23 bin çalışanın yer aldığı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’deki toplu grevle sonuçlandı. Grev, üçüncü gününe girdiğinde, İzmir’in Konak ilçesindeki bazı sokaklarda çöplerin birikmesi gibi olumsuz etkilerle kendini gösterdi. Çalışanların grevde olmasının sonucu olarak otobüs seferlerinin büyük çoğunluğu yapılmadı ve ulaşımda ciddi aksamalar meydana geldi. Bu durum, bireylerin günlük hayatlarını da derinden etkiledi.

Grevle ilgili olarak yapılan resmi açıklamalar, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Genel-İş sendikası arasındaki anlaşmazlığın devam ettiğini vurguladı. Ulaşımın yanı sıra, Kent Temizliği Şube Müdürlüğü’nde de hizmetlerin aksadığı ve bu nedenle birçok cadde ve sokakta çöp birikintilerinin oluştuğu bildirildi. Özellikle Kıbrıs Şehitleri Caddesi gibi merkezi yerlerde bu durum gözle görülebilir hale geldi. Grev, hem İzmir halkını hem de yerel yönetimi zor durumda bırakırken, iki taraf arasında sürdürülen müzakereler umulan sonucu vermekte yetersiz kalıyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, sendika yöneticileriyle yapılan görüşmelerin sonuçsuz kaldığını belirterek, ilk günden itibaren sürdürdükleri uzlaşmaz tutumu eleştirdi. Belediye bütçesini zorlayarak hazırlanan teklifin karşılanmaması, yetkililerce üzücü olarak değerlendirildi. Bu süreç, sadece bir ücret anlaşmazlığından öte, daha derin sosyal ve ekonomik sorunları da yansıtan bir tabloyu ortaya koyuyor.

Belediye yetkilileri, İzmir halkına olan sorumluluklarını hatırlatarak, çözüm için çaba gösterme kararlılığını dile getirdi. Ancak, baskı ve tehdit altında olsalar da, “sorumsuzluk” yapmayacaklarına dair güvence verdiler. Toplu İş Sözleşmesi sürecinin, sendika yetkilileri tarafından ‘kısır bir pazarlığa’ çekildiği iddiaları gündeme geldi. Bunun yaninda, işçilerin grev kararının, herhangi bir çözüm sağlanmadan alındığı ve bunun sokağa yansıdığına dikkat çekildi.

Bunun yanında, İzmir halkına çeşitli sorular yöneltildi. Örneğin, İstanbul Belediyelerine yönelik operasyonlar yapılırken İzmir’de bir grev mitingi düzenlenmesinin anlamı sorgulandı. Ayrıca, kamusal kaynağın kesilmesine rağmen kitlesel eylem yapılmamasının nedenleri ve kamuda çalışan işçilerin grev yapmasının mağduriyetini halkın yaşadığı konularında düşünceler paylaşıldı.

Yetkililer, baskı ve otokratik yönetimlere karşı ortak bir mücadelenin gerekliliğini vurguladı. İzmir halkıyla birlikte, emekçiler ve işçilerle dayanışma içinde olacaklarını, baskı ve tehditlere asla boyun eğmeyeceklerini belirttiler. Eğer sendika yetkililerinin uzlaşmaz tutumu devam ederse, önerilen tüm taslaklar İzmir halkının onayına sunulacak. Bu noktada halkın ve işçilerin sağduyusuna güvenildiği açıkça ifade edildi.

Sonuç olarak, İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Genel-İş Sendikası arasındaki TİS sürecinin tıkanması, hem büyük bir iş gücü kaybına hem de sosyal hizmetlerde büyük aksamalara neden oldu. Grevin şehrin dinamiklerini etkilediği bu süreç, yerel yönetim için bir sınav niteliği taşıyor ve yetkililerin sorumlu bir şekilde halkla iletişimini sürdürmeleri gerekiyor.