0

BEĞENDİM

0

İzmir’de Grev Süreci ve Başkan Tugay’ın Duruşu

İzmir’de son iki gündür, on binlerce belediye çalışanı, sendikal haklarını kullanarak grev yapmaktadır. Şehrin geçmişle olan tartışmalı mali durumunun yanında, günümüzde hayat pahalılığı ve geçim zorluğu gibi gerçekler de bulunmaktadır. Bu süreç, aynı zamanda emek mücadelesinin kutsallığını da açıkça hatırlatmaktadır. Ancak, bu durumla birlikte İzmir ve İzmir halkına karşı olan sorumluluklar da öne çıkmaktadır. Bu sorumluluğun en çok hissedildiği isim ise İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’dır.

Cemil Tugay, göreve geldiği tarihten itibaren şeffaflık, mali disiplin ve kamusal sorumluluk prensipleriyle hareket etmektedir. Her zaman İzmir’in geleceği için gerçekçi adımlar atma taraftarı olmuştur. Ancak bugün İzmir Büyükşehir Belediyesi, geçmişten gelen hesapsız borçlar, savurgan maaş dağıtım sistemleri ve ayrıca yüksek personel giderleri ile birlikte, bir ekonomik krizle boğuşmaktadır. Böylece, Başkan Tugay’ın yöneticilik yaklaşımı, günü kurtarmaktan çok, geleceği sağlam temellerle inşa etmeye yöneliktir.

Başkan Tugay, emeğe saygıyı her zaman ön planda tutarak, sendikaların grev hakkını tanımış ve işçilerin taleplerine anlayışla yaklaşmıştır. Ancak bu anlayışın, İzmir halkının çıkarlarını koruma sorumluluğuyla dengelenmesi gerektiği unutulmamalıdır. Bu anlamda, belediyenin çalışanlarına teklif ettiği yüzde 29,16’lık zam artışı, mevcut ekonomik koşullar altında her yerel yönetimin karşılayabileceği bir sınırda kalmaktadır. Tugay, bütçeyi riske atmadan, hizmetlerin sürdürülebilirliğini sağlamayı ve uzun vadeli mali yapıyı bozmadan çözüm üretmeyi tercih etmektedir. Bu da, bir belediye başkanı için zorlu ama doğru bir tutumdur.

Başkan Cemil Tugay, görevi icra ederken yalnızca maaş ödemekle sınırlı kalmamış, İzmir’in ve İzmirlinin talepleri doğrultusunda da alternatif çözümler üretecek şekilde çalışmayı hedeflemiştir. Bu nedenle, sadece bugünü değil, yarının İzmir’ini de göz önünde bulundurmak durumundadır. Başkan Tugay, sendika ile aralarındaki dengeyi sağlam bir şekilde göz önünde bulundurmakta ve krizi büyütmeden müzakere yollarını açık tutmaya çalışmaktadır. Bu da oldukça önemli bir liderlik göstergesi olarak değerlendirilmektedir.

Son zamanlarda İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde yaşanan kesintiler de dikkate alındığında, sendikanın bir an önce İzmir halkını mağdur eden bu grev eylemini sonlandırması gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki; belediyenin ekonomik gerçekleri ortadayken, sendikaların “ya hep ya hiç” yaklaşımı sadece emekçileri değil, bütün İzmir halkını ciddi şekilde mağdur etmektedir. Emeğe saygı, uzlaşmayı reddetmekten öte, ortak akılda buluşabilme yeteneğini de gerektirmektedir.