İklim değişikliği, küresel ısınma ve yetersiz yağışlar, doğal kaynakları erozyona uğratmaya devam ediyor. Bu olumsuz etkiler, en önemli su kaynaklarının giderek azalmasına neden oluyor. Geçen yılın Temmuz ayında İzmir’deki su doluluk oranları, bu yıl belirgin bir şekilde düşüş gösterdi. İzmir’in ana su kaynağı olan Tahtalı Barajı’ndaki su seviyesi, geçen yıl aynı dönemde yüzde 25 iken, bu yıl yapılan ölçümlere göre yüzde 10,6’ya geriledi. Bu durum, İzmir’in yalnızca yaklaşık iki aylık içme suyunun kaldığını ortaya koyuyor.
Tahtalı Barajı’nda su seviyesinin düşmesiyle birlikte, geçmiş dönemlerde suyun altında kalan tarihi yapılar da gün yüzüne çıkmaya başladı. Barajın su seviyesi düştü ve altında kalmış olan cami, minare, köprü ve eski Burgurca köyü evlerinin kalıntıları, bu durumun bir sembolü haline geldi. Doğal kaynakların azalması, sadece içme suyu değil, tarihsel mirasın da kaybolmakta olduğunun göstergesi.
İzmir’in yanı sıra, Ege Bölgesi’nin gözde turizm merkezi olan Çeşme’deki su durumu ise daha da kritik bir hal aldı. Çeşme’nin içme suyu ihtiyacını karşılayan Kutlu Aktaş Barajı’ndaki su seviyesi, geçen yıl Temmuz ayında yüzde 27 iken, bugün itibarıyla yalnızca yüzde 6,6 seviyesine geriledi. Bu, Çeşme’nin sadece üç haftalık suyu kaldığı anlamına geliyor. Bu durum, bölgedeki susuz yaz tehlikesini gözler önüne seriyor.
Çeşme Belediyesi, yaşanabilecek su sıkıntısına karşı çeşitli tasarruf tedbirlerini devreye sokmuş durumda. Bu tedbirler arasında su kullanımının sınırlandırılması ve yerel halkı bilinçlendirme çalışmaları yer almakta. Konunun ciddiyeti, yerel yönetimlerin sürekli olarak bu konuda önlem almasını gerektiriyor.
Çeşme ve Tahtalı Barajı dışında, İzmir’deki diğer barajlarda da su seviyeleri ciddi oranda düşüş göstermiş durumda. Balçova Barajı’ndaki doluluk oranı yüzde 58’den yüzde 39’a, Güzelhisar Barajı’nda ise yüzde 78’den yüzde 60’a gerilemişken, Ürkmez Barajı’nda bu oran yüzde 33’ten yüzde 16’ya düştü. Bu duruma bakıldığında, İzmir genelinde su kıtlığı kapsamındaki sorunlar derinleşmektedir.
İzmir’in su ihtiyacının yaklaşık yüzde 55’i yer altı, yüzde 45’i ise yüzeydeki su kaynaklarından sağlanıyor. Yer altı su kaynaklarının kullanımında bir artış gözlemlenirken, yeni su kuyuları açılması için de yoğun çalışmalar sürüyor. İzmir kent merkezinde 93 kuyudan su temin edildiği ve çeşitli sebeplerle kullanılmayan kuyuların yerini almak üzere 20 yeni kuyu açma çalışmaları devam etmektedir. Bu adımlar, sulama ve tarım gibi alanlarda da önemli bir ihtiyaç haline gelmiştir.
Kısacası, İzmir ve çevresindeki su kaynaklarının durumu, iklim değişikliğinin etkilerini net bir şekilde gözler önüne seriyor. Belediye ve devlet yetkililerinin hızlı ve etkili çözümler üretmesi, hem güncel krizlerin aşılması hem de gelecekteki su güvenliği için kritik bir zorunluluk haline gelmiştir.