İzmir’in Çiğli ilçesinde, Yakakent Mahallesi‘nde bulunan otluk ve ağaçlık alanda meydana gelen yangın, etkin bir müdahale ile kontrol altına alındı ve söndürüldü. Yangının sebebi henüz bilinmemekle birlikte, rüzgarın etkisiyle kısa sürede büyüyerek tehlikeli bir boyuta ulaştığı bildirildi.
Yangın ihbarının ardından, İzmir Orman Bölge Müdürlüğü ekipleri hızlı bir şekilde bölgeye intikal etti. Ekipler yangının söndürülmesi için tam donanımlı bir müdahale gerçekleştirmiştir. Yangına karşılık olarak, 2 uçak, 2 helikopter, 5 arazöz, 2 su tankeri ve 4 ilk müdahale aracı, yangın işçileri ile birlikte bölgeye gönderildi. Ekiplerin, yangını kontrol altına almak için yaptığı müdahale, sadece yaklaşık 1 saat sürdü ve bu süre zarfında yangının yerleşim alanlarına sıçramadan söndürüldüğü kaydedildi.
Yangının etkisiyle toplamda yaklaşık 1 hektar büyüklüğünde bir alanın zarar gördüğü açıklandı. Yangın bölgesinde alevlerin ulaşması muhtemel olan noktalardaki zarar, olası bir felaketin önlenerek, başarılı bir şekilde sınırlanmış oldu.
Bölge sakinlerinden 62 yaşındaki Kamil Borazan, yangının kontrol altına alınmasında görev alan ekiplere teşekkür etti. Borazan, yangın sırasında yaklaşık 160 arı kovanı bulunan bölgenin yangından etkilenmeden kurtulmasında Yangın söndürme ekiplerinin hızlı hareket etmesini kritik bir faktör olarak değerlendirdi. Bir arıcı olarak iki çocuğunu arıcılıktan sağladığı gelirle okuttuğunu belirten Borazan, şu ifadeleri kullandı: “200 metre ileride 160 kovan arım var. Yangın uçakları hemen bölgeye geldi. İzmir Orman Bölge Müdürlüğü’müzün erken müdahalesi sonucu arı kovanlarım kurtuldu. Cansiparane çalışan orman işçilerimize teşekkür ederim. Yalnız kovanlarım değil, doğamız yanmasın.”
Bu olay, orman yangınlarının ne kadar hızlı bir şekilde büyüyebileceğini ve çevreye olası zararlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Yangın söndürme ekiplerinin hızlı müdahale yeteneklerinin yanı sıra, yerel halkın da olay hakkında bilinçli olması ve yetkililere zamanında haber vermesi, büyük felaketlerin önlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Böylelikle, İzmir’in doğal güzelliklerinin ve ekosisteminin korunması adına hiçbir fırsatın kaçırılmaması gerektiği bir kez daha ortaya çıktı.