Kastamonu’da Satılan Cami ve Mescitlerin Tarihi!
2340 okunma

Kastamonu’da Satılan Cami ve Mescitlerin Tarihi!

Kasım 29, 2024 13:52
Kastamonu’da Satılan Cami ve Mescitlerin Tarihi!
0

BEĞENDİM

Kastamonu’da Cami ve Mescitlerin Satışı Üzerine Araştırmalar

Kastamonu’da yaşayan araştırmacı-yazar Mustafa Gezici, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden günümüze kadar ulaşan cami, mescit ve cami arsalarının satış süreçlerini inceledi. 1930 ile 1965 yılları arasında yayınlanan mahalli gazetelerde, yaklaşık 30 cami ve mescidin satışa çıkarıldığına dair ilanlar tespit etti. Gezici, Kastamonu’nun “Evliyalar Şehri” ünvanının önemine dikkat çekerek, satılan cami ve mescitlerin büyük bir kısmının bakımsızlıktan yıkıldığını ve bazı camilerin ise farklı amaçlarla kullanıldığını belirtti.

Örneğin, 16. yüzyılda inşa edilen bir caminin çok düşük bir bedelle şahıslara satıldığını ifade eden Gezici, “Vakıfta bunun bedduası dahi vardır” diyerek camilerin satılmasına dair düşüncelerini paylaştı. O dönemin şartlarında satılan camilerin, misyonlarına uygun olarak kullanılmadığını vurguladı. Bugün Kastamonu’da birçok caminin ve mescidin bulunduğu yere inşa edilen binalar olduğunu ifade eden Gezici, Kabe Mescidi’nin de bu duruma örnek olduğunu belirtti. Kabe Mescidi, Hacı Tahir Efendi tarafından 16. yüzyılda yaptırılmıştır; fakat 1930’lu yıllarda çok cüzi bir ücretle satılmıştır ve mevcut konumu da bir evin bahçesi haline gelmiştir.

Yapılan araştırmalarda ayrıca, Ak Mescit veya Türmenoğlu Mescidi gibi bazı camilerin, 1947 yılında satıldığını ve o dönemin parasıyla 80 liraya alıcı bulduğunu aktardı. Gezici, “Bunların durması gerekirdi ama maalesef o günün şartlarında satılmış ve yok olmuşlardır” ifadesini kullanarak o dönemin mirasının kaybolmasına dikkat çekti.

Osmanlı’nın bir vakıf medeniyeti olduğuna da değinen Gezici, bu çöküşün 17. yüzyıldan 1920’li yıllara kadar devam ettiğini vurguladı. 1923’te Cumhuriyetin ilanıyla Kastamonu’nun tarihine vurgu yapan Gezici, Türk boylarının uzun yıllar boyunca bu topraklarda hüküm sürdüğünü belirtti. Vakıf eserlerinin korunması gerektiğini, bu konuda İstanbul Devlet Arşivleri’nden alınan verilere işaret ederek, araştırmacıların ve bilim insanlarının detaylı çalışmalar yürütmesi gerektiğini söyledi.

Gözlemlerini aktaran Gezici, “Kastamonu’da satılan cami ve mescitlerin satış ilanlarını, o dönemin mahalli gazetelerinde görebiliyoruz. Mahalli gazetelerde yayımlanan ilanlar arasında bazıları satılmış, bazıları ise satılamamıştır” dedi. Cami ve mescitler hakkında daha fazla bilgi edinilmesi için kaynakların araştırılması gerektiğinin altını çizen Gezici, bu konudaki çalışmalarından dolayı araştırmacı Fazıl Çiftçi’ye teşekkür etti. Çifçi, “Kastamonu’nun Cami ve Mescitleri” başlıklı eserinde yıkılan ve satılan camilere dair bilgileri topladı.

Gezici, toplumun bu değerli mirasa sahip çıkması gerektiğine vurgu yaparak, “Selçuklu ve Osmanlı’dan gelen vakıf medeniyetimize sahip çıkmalıyız. Bu medeniyette vakıf malları amaçları doğrultusunda kullanılmalıdır” dedi. Ek olarak, 1930’lu yıllarda 250 liraya satılan Cebrail Camisi örneğinde olduğu gibi, birçok caminin dekore edilmediğini ve tekrar ibadet için açılmasının önemine dikkat çekti. Cebrail Camisi, uzun yıllar depo olarak kullanılmasının ardından 2005 yılında tekrar ibadete açılmıştır.

Sonuç olarak, Kastamonu’daki cami ve mescitlerin satış tarihleri ve bedelleri hakkında yapılan bu derinlemesine araştırmalar, bölgenin tarihî ve kültürel kimliğinin önemli bir parçasını oluşturuyor. Araştırmacı Mustafa Gezici’nin çalışmaları ve bunlar üzerine yapılan araştırmalar, gelecekte bu eserlerin korunması ve doğru şekilde değerlendirilmesi konusunda rehber niteliği taşıy

En az 10 karakter gerekli