Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Pençe-Kilit Harekatı Bölgesi’nde meydana gelen ve 12 askerin şehit olduğu mağara olayına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Bu açıklamalar, askeri operasyonların ve güvenlik şekillerinin daha iyi anlaşılması açısından büyük önem taşımaktadır. Olayın akışını ve olan biteni detaylandıran MSB, mağara ile ilgili süreçleri ve alana yönelik teknik incelemeleri ortaya koymuştur.
Açıklamalardan elde edilen bilgilere göre, bahse konu mağarada 1-5 Temmuz tarihleri arasında, öncelikle bir keşif köpeği tarafından yapılan ön tarama işlemlerinin ardından, Mayın ve El Yapımı Patlayıcı Tespit ve İmha Timi tarafından birinci katta arama tarama faaliyetleri gerçekleştirilmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda, mağaranın basamaklı ve kademeli bir yapıda olduğu ve ikinci bir katın da bulunduğu tespit edilmiştir. Bu durum, operasyona katılan personelin son derece dikkatli ve dikkatli bir biçimde çalıştığını göstermektedir.
MSB’nin açıklamasında, gazdan etkilenen askerlerin tamamının aynı anda mağara içerisine girdiği ve bu süreçte görev teçhizatlarının eksik olduğu belirtilmiştir. Aksine, mağara içerisinde meydana gelen göçük, tuzak ve kimyasal gaz varlığı gibi iddialar gündeme gelmiştir. Ancak bu iddiaların kesinlikle asılsız olduğu, yine bakanlığın açıklamasıyla vurgulanmıştır. Özellikle, şarapnel nedeniyle şehit olan veya yaralanan arkadaşlara yönelik iddiaların da gerçekle hiçbir ilgisi olmadığı ifade edilmiştir.
Ayrıca, yaşanan bu olayın istisnai, öngörülemez ve olağan dışı bir durum olarak geliştiği kaydedilmiştir. Bu tür olayların, özellikle askeri operasyonlar sırasında yaşanabilecek beklenmedik durumlar olduğunu belirtmek önem taşımaktadır. MSB, yaşanan olayın hepimizi derinden yaralayan bir sonuç doğurduğunu vurgularken, benzer acıların tekrar yaşanmaması adına gerekli derslerin çıkarılacağına dair kamuoyuna güvence verdi. Ek tedbirlerin alınacağı ve tüm süreçlerin titizlikle gözden geçirileceği ifade edilmiştir.
Son olarak, bakanlık, gerçeklikten uzak iddiaların ve komplo teorileri üreten manipülatif söylemlerin, öncelikle Türk Silahlı Kuvvetleri’ni karalamaya ve yıpratmaya yönelik sistematik bir dezenformasyon çabası olduğunu vurguladı. Bu tür eylemlerin, kamuoyunu yanıltma ve askerimize duyulan güveni sarsma amacı taşımakta olduğu ifade edilerek, ulusal güvenliğin önemi bir kez daha hatırlatılmıştır.