0

BEĞENDİM

0

Teğmen Ebru Eroğlu’nun TSK’dan İhraç Talebi

Türkiye, son günlerde okulunu birincilikle bitiren Teğmen Ebru Eroğlu’nun Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) ihraç talebiyle disipline sevk edilmesini konuşuyor. Bu olay, toplumda geniş yankı buldu ve tepki topladı. Teğmen Eroğlu, mezuniyet töreninde “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” şeklinde bir slogan atarak dikkatleri üzerine çekti. Bu durum, iktidar tarafından hoş karşılanmadı ve Eroğlu’nun disiplin kuruluna sevk edilmesine sebep oldu. Daha önce benzer bir duruma maruz kalan diğer bir askeri figür olan Teğmen İzzet Akarsu da aynı akıbete uğradı; ikisi de disiplin süreçlerinin muhatabı oldular.

İzmir Barosu’nun Tepkisi

Bu gelişmeler üzerine İzmir Barosu, konuyla ilgili bir açıklama yaptı. Baro, Eroğlu ve Akarsu’nun TSK’dan ayırma cezası istemiyle disipline sevk edilmesini şiddetle kınadığını belirtti. İzmir Barosu’nun açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “Toplumun her alanı gibi ordunun da tekkeleşmesi, tarikatlaşması, müritleşmesi için çabalayan siyasi iktidar, bu alanda kendisine aykırı her sesi bastırmak istemektedir.” Bu sözler, ordudaki demokratik değerlerin ve cumhuriyetçiliğin tehdit altında olduğu mesajını veriyor.

Mustafa Kemal’e Tahammülsüzlük

Açıklamada, Ebru Eroğlu’nun bir kadın subay olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri olduğunu dile getirmesine gösterilen tepkinin, mevcut iktidarın Atatürk’e karşı beslediği tahammülsüzlüğü gözler önüne serdiği vurgulandı. Bu tahammülsüzlüğün, Anayasa ile güvence altına alınan hak ve özgürlüklere, ifade hürriyetine, laikliğe ve demokrasiye karşı bir saldırı olduğunu ifade edildi. Baro, mürit olmayan, aklı, vicdanı ve irfanı hür bireylerin her kurumda yer alması gerektiğini savundu.

Cumhuriyetin Değerleri ve Geleceği

İzmir Barosu ayrıca, “Cumhuriyetin kazanımları ve Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal’in aydınlanma ve bağımsızlık fikri karşısında yenilmeye mahkumdur” ifadesiyle de, hükümetin bu tutumunun ne kadar kaygı verici olduğunu vurguladı. Bu durum, Türkiye’nin laik ve demokratik yapısına yönelik tehditlerin arttığı bir dönemde, halkın ve kamu kurumlarının ne denli bir dayanışma içerisinde olması gerektiğini gözler önüne seriyor. Baro, bu yaklaşımın Türkiye’nin geleceği için ne denli tehlikeli olduğunun bilincinde.

Sonuç

Teğmen Ebru Eroğlu ve Teğmen İzzet Akarsu’nun yaşadığı bu durum, Türkiye’deki askeri yapının ve siyasi iktidarın ilişkisini sorgular hale getirdi. Bu tür olayların, diğer subaylara ve toplumun genelinde kolektif bir korku yaratması muhtemel. Barolar ve sivil toplum kuruluşlarının yaptığı bu açıklamalar, özgürlük mücadelesinin önemini bir kez daha hatırlatıyor. Türkiye’nin geleceği için laikliğin, demokrasinin ve düşünce özgürlüğünün korunması bir zorunluluk olarak ön plana çıkıyor.