0

BEĞENDİM

0

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde Manevî Tazminat Kararı

İçtihat Bülteni Uygulaması’ndan edinilen bilgilere göre, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi, boşanma ve tazminat konularında önemli bir karar aldı. Bu davada, erkek eş aleyhine, kadın eş lehine manevî tazminata hükmedildi. Boşanma süreci içerisinde, erkek eş verilen hükmü istinaf incelemesi sonucunda temyiz ederek dosyayı Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’ne taşıdı.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, yaptığı temyiz incelemesi sonucunda ilginç bir bozma ilamına imza attı. Bozma ilamında, mahkemeye ilişkin bazı eleştiriler yapıldı. Özellikle, davalı erkek eşin ‘evi ve ailesiyle ilgilenmediği, ihtiyaçlarını karşılamadığı ve düzenli bir işinin olmadığı’ gibi kusurlu davranışlarının davacı kadın eşin kişilik haklarına yönelik bir saldırı niteliği taşımadığına dikkat çekildi. Bu durum, 4721 sayılı Medeni Kanun’un 174. maddesinin ikinci fıkrası açısından da kadın yararına bir durum oluşturmadığı belirtildi.

Bu bağlamda, Yargıtay, davacı kadının manevî tazminat talebinin reddedilmesi gerektiğine kanaat getirdi. Yargıtay’ın bu kararı, çoğu boşanma davalarında öne sürülen benzer iddiaların, kusur olarak dayanılması durumunda bile manevî tazminat talep edilemeyeceğine dair emsal niteliği taşıyan bir içtihat oluşturdu.

Bu olay, boşanma davaları ile ilgili olarak, taraflar arasında meydana gelen duygusal ve psikolojik zararların, yalnızca belirli somut olgulara veya davranışlara dayandırılarak tazmin edilemeyeceği konusunda önemli bir mesaj vermektedir. Yargıtayın bu kararı, gelecekte açılacak benzer dava süreçlerinde de etkili olabilecek, hukukun bir gereği olarak değerlendirilmektedir. Böylelikle, boşanma süreçlerinde, kadın ve erkek eşler arasında yaşanan duygusal sorunların ve bu sorunların tazminat talepleri üzerindeki etkisi bir kez daha sorgulanmıştır.

Neticede, sürecin sonunda, Yargıtay’ın takdiri doğrultusunda, kadın eşin talebinin reddedilmesi, birçok benzer davada karşılaşılabilecek hukuki bir gerçeğin altını çizmektedir. Mahkemelerin bu konu özelinde daha dikkatli ve titiz bir yaklaşım benimsemesi, gelecekte benzer sorunların yaşanmaması açısından da önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir.